12 Mart 2012 Pazartesi

puzzleeeee :)

   "Ayyy nasıl sabredebiliyosun o minik minik parçaları yerleştirip bulmaya, ben olsam hayatta dayanamam"diyenlere karşılık ben çok seviyorum puzzle yapmayı. yaparken zaman zaman başıma ağrılar giriyor, aradığım parçayı bulamayınca "kesin eksik yok o kadar baktım olsa çıkardı eksik" dediğim çoook oluyo. hatta geceleri rüyalarıma bile girdiği olmuştur puzzleların. uzun bi zamandır yeni bi tane yapmamaış olsam da (buraya böyle uzun uzun yazdığıma bakmayın şimdiye kadar sadece 3 tane puzzle yapmışımdır :)) 



    Bu, en son yaptığım ve çerçevelenmeyi bekleyen puzzleım. 1500 parça olur kendileri zaman zaman tırnaklarımı kemirtecek kadar beni çıldırtmayı başarmış bi puzzle. çerçeveletip salonumdaki yerini aldığında daah güzel durur sanırım. o zaman ki resimlerini de paylaşırım inşallah.

benim güzel çiçeklerim

     Gerek evlenmeden önce gerekse evlendikten bir süre sonrasına kadar çiçek yetiştirmek bana çok zor bi iş gibi görünürdü. aslında öyle de...
     2010 yılında doğum yaptıktan sonra hediye olarak gelen çiçeklerle başladı çiçek sevdam (benimkisi şimdilik bi sevgi belirtisi :) ilerde aşak dönüşür belki ). biri orkide diğeri de antoryum olduğunu öğrendiğim iki çiçeğim var şimdi.

    
         Güzel orkidem daha hastaneden eve geldiğimiz bikaç gün içinde sararıp solmuştu. ben artık öldüğünü zannedip atmaya niyetlenmişken kayınvalidem (sağolsun) su vermiş. bizim orkide yeni yeni yapraklar açmaya başladı ben de sonunun nereye varacağını merak edip sulamaya devam ettim ama çiçek namına bi gelişme henüz yoktu. aradan neredeyse bir yılı aşkın bi zaman geçmişti ki yeni köklerden sonra çiçeklerin dalları uzamaya başladı veeeeeeeee mutlu son :) (Bu arada orkideler çok fazla su sevmiyorlarmış haftada sadece bir su bardağı su yetiyomuş veeee aydınlık mekanları seviyorlarmış bunu da eklemeden geçmeyim orkide severlere duyurulur)

    Bu da çiçek sepetinden adının antoryum olduğunu öğrendiğim diğer çieğim. antoryuma da tıpkı orkidem gibi haftada bir su bardağı su koyuyorum.

10 Mart 2012 Cumartesi

örgü sepetimmmmmm


            Resimde görmüş olduğunuz sepet başlıktan da anladığınız üzre benim örgülerimi koymak için Zara home'dan sadece 10 liraya aldığım sepet...(buraya hangi noktalama işareti gelecek bilemediğim için attım gitti üç noktayı ) aldığım bişeyin çine illa bişeyler yapmam gerekiyomuş yoksa o şey evin bi parçası olmuyomuş, kendini kenara atılmış hissediyo gibi geliyo bana :) bende sepetimin böyle bi duruma düşmemesi için naptımmm hemen içine bi astar yaptım ( hee böyle yaptım diktim diyorum ama zannetmeyin ki dikiş dikmeyi biliyorum. hayır yeni yeni öğreniyorum birazdan fotolardan da anlarsınız zaten :)


  sepetim sade olduğu için renkli ve hareketli bi astar seçsem daha iyi olur gibi geldi.(bu aralar çok fazla moda programı izledim sanırım) fena durmadı sanki ... ilerleyen zamanlarda beğendiğim başka kumaşlar da görürsem onlardan da alır çeşit çeşit astar dikerim. astarın ucuna da dantel gibi duran parçalardan(sanırım su taşı mı su yolu mu öyle bişey deniyo onlardan) dikicem inşallah. bu blog işi epey zevkliymiş hehe :)
içindeki de nevacığıma ördüğüm hırka. onu da bitirince inşallah burda paylaşıcam mutlakaaa

Kumaşla kapladığımız ilk kutumuz :) İlkler çoğu zaman güzeldirrr

Aldığımız ayakkabı kutularının sağlam ve sert olanlarını atmayıp, evde ortalıkta nereye koyacağımı bilemediğim bilimum dergileri saklamakta kullanıyordum. Sonra neden ben bunların daha güzel görünmesi için kumaşla kaplamıyorum dedim. kendşm kaplayabildim mi... Hayır. Eşimin yardımları olmasaydı ben hayatta beceremezdim :)) neyse sözün kısası bizim  kutu çıktı ortaya bikaç günlük çalışmanın ardından (bazılarınızın bu kıytırık iş için bikaç gün mü harcadınız dediğini duyar gibiyim:))
bu ilk hali (yazmasam da herkes anlardı zaten ama hiçbi aşamayı atlamak istemiyorum :P


Kapağın dışını önce ince bir süngerle kapladık . kumaş yapıştırıcısıyla yaptık bunu da. sıra geldi diğer kısma
bu ilk deneme olduğu için yapım aşamasının fotoğlarını çekmedim bi sonrakine inşallah. veeee işte kapakla buluşma anıı

işte mutlu son. epey uğraştık ama sonunda beğendiğimiz bişey çıktı ortaya (annem her zaman" yaptığın işi önce kendin beğeneceksin"derdi. valla ben çok beğendim hatta iştahım kabardı gördüğüm bütün kutuları kaplayasım geliyo :))

17 Şubat 2012 Cuma

HAMSİ BUĞULAMA

 Haftasonları kayınvalideme gittiğimizde onun yaptığı ve benim ilk kez tattığım bir lezzet. bilen bilir ama benim gibi bilmeyenler için bloğumun ilk tarifini hamsi buğulamayla yapmak istedim :) enfes bi lezzet hamsi severler için.


GEREKEN MALZEMELER:
  1. Sıvıyağ
  2. 1adet soğan
  3. 2 adet orta büyüklükte havuç
  4. Yarım kilo hamsi (kişi sayısına göre artırılabilir)temizlenmiş ve kılçıkları alınmış olacak
  5.  Biraz maydonoz
  6. 1 adet limon
  7. Salça, tuz, karabiber 
EFENİM GELELİM YAPILIŞINA:
            
        Orta büyüklükteki bir tencereye sıvıyağ koyuyoruz. Ve ardından soğanları halka halka doğrayıp tencereye bir sıra diziyoruz. soğanların üzerine yuvarlak ve ince kestiğimiz havuçları diziyoruz(Havuçlar ince doğranmazsa eğer yemeğimizin pişmesi uzun sürebilir). daha sonra hamsileri de havuçların üzerine bi güzel diziyoruz . bitmedi aynı işlemleri yine tekrarlıcaz. hamsilerin üzerine tekrar havuç ve halka doğanmış soğanları sırasıyla birer kez daha diziyoruz. ardından yine yuvarlak dilimlediğimiz limonu koyuyoruz. ince ince kıydığımız maydanozları limonun üzerine serpiştirdikten sonra çay bardağında sulandırdığımız az miktar salçaya tuz ve karabiber ilave edip tenceremize döküyoruz. kaynayana kadar orta ateşte kaynadıktan sonra kısık ateşte pişene kadar pişiriyoruz. piştiğini anlamak için havuçları kontrol edin onlar piştiyse zaten hiç durmayın ateşten alın ve bi güzel affiyetle yiyin :) yazarken bile canım çekti olsa da yesek hatta böyle ekmeğimizi suyuna bandırsak :)))